Hakkimizda
Tarih/Temelimiz
Gecmis ve Gelecek Olaylar
Gençlige
Hitabe
Bize
katilin
Haber ve Haberlesme Sayfasi
Makaleler
Makale Arsivi
Fotograf Albumu
Gucumuzu Butunlestirelim
|
Gecmis
ve gelecek arastirmasi icin tarihci veya falci olmaya gerek varmi? Ulu onderin
nutku veya en veciz ve ozlu anlatimla "Genclige Hitabe" 'si zaten bunu
coktan yapmistir. En son cumlesi henuz biraz guc anlasiliyor ama geri kalan % 99'u
zaten oldu ve olmaya devam etmiyor mu ? Bol bulamata yiyip içip semirdigimiz/semirdikleri
dönemlerden sonra elde avucta kalmadiginda, halam ve amcam karistirilip ta "Ahh
onun zamani baska idi.O olsa idi boyle olmazdi." veya "Eskiye satasmak
birey kazandirmaz, isciye koyluye verdik fenami ettik soyle buyuduk boyle gelistik"
teraneleri simdiki o yaygin fikaralik ve yoksullugu ne kadar aciklar ? Huzurun
nerede oldugu anlatilir da bu huzurla yonetilen ulkelerin neden yoksul ve huzursuz
olduklari anlatilabilir mi?
Geçmis Olaylar
Ortalik toz duman. Yabanci
önemli sahislar bile, Dünya bankasi baskani,Amerikan elcisi vs korkularindan
ancak emekli olduklarinda, "Siz 50 senedir kotu yonetiliyorsunuz, koyun
gibisiniz, kazanimlariniz ona buna peskes cekiliyor gikiniz cikmiyor." der
bilahare bunu inkar eder veya "Bu son sansiniz ya hep beraber bu gemi içinde
batarsiniz yada seffaf bir idare ve gereken reformlari basarirsiniz.Yoksa daha da
kotu olacaktir." lafini ancak gitmeye yakin söyleyebilir.Rant baskisi öyle
yogundur ki hem kimse ona dokunamaz hemde batma halinde rantin yuzemedigi rantiye
tarafindan bile bilinmez.
Gemisini kurtaran kaptandir ama batan gemisi kaptanini
kurtaramaz..
Bu sikintiden cikis yolu
yetkililer tarafindan, zam yapmak ve vergileri artirmak, tasarruf adi altinda
ucretleri dondurmak veya calisanlarin isine son vermek,satip savmak, elde avucta
ne varsa hemen satiliga cikararak yeni rantlar yaratip gunu kurtarmak seklinde
oldugundan sadece halimize aciyanlarin bize yardim olsun diye gönderdikleri
kisilerin disinda hic ama hic kimse kalici ve yapisal donusum gerceklestirme
gayretinde degil. Hos biyik buran koy delikanlisi pozlari simdiden basladi bile,
hesap soranlar, uslubuna dikkat et ihtari yapanlar vs. sukurler olsun ki kuyrugu
dik tutuyorlar henuz. Hatta bilip bilmeden hakaret
edenler yasama dokunulmazliginin o karsi konulamaz havasi ve rehaveti icinde ne
kadar da mutlular. Oyle ya hakaret etmek, calip cirpmak, hatta kacakcilik yapmak
yasama gorevlerindendir. Bu satip savma isi o kadar basarili olacaktir ki iste o
canim memleketimizin resmi:
Bu acaba bir kisir dongumu ?
Yapilmasi önerilenler zaten durgunluk icinde olan ekonomiyi daha kötü bir
durgunluk icinde enflasyona suruklemez mi ? Satilacaklar es dost akraba takiminin
rantiye sinifindaki yerlerinin daha da saglamlasmasi sonucunu mu dogurur?
Bu sorulari cogaltmak mumkun. Belki gazete arsivinde bazi yorumlar da
bulabilirsiniz ama suda bir gercek ki rantiyenin bu memlekete yarari su asamada
nerede ise sifir. Uretilen mal ve hizmetlerin hicbir zaman gercek fiyatlarini
bulamamasi, o zevksizlik ve kalitesizlik ornegi curuk yapilar, buyuk sehirlerdeki
asiri yogunlasma ve hizmet yetersizligi, ise gidip gelirken ve her zamanki trafik
karmasasindan oturu katlanilan israf hep rant kaygisi ve nedense binaya yapilan
yatirim isteginin tabii bir neticesi degilmi? Neden satilanlar hem katma degeri
artirilarak, hem bu yanls ve ilkel sehirlesme carpikligini onlemeye yonelik bir
bicimde hem gelir paylasim bozuklugunu duzeltecek sekilde hem de ekonomiyi
canlandiracak bir tarzda satilmiyorlar ? Lutfen bu sorulara muhtemel bir cevap
olarak gazete arsivine bakiniz. Sizin de yorum ve önerilerinizi bekliyoruz. |
|
Görsel medyamiz ve akil ?
Bazen düsünüyorum da, toplum
olarak ne kadar da sansliyiz.
Genc ve bilgisi yetersiz oldugundan herseye inanmaya hazir ve her yöne dogru
yöneltilebilir, estetik yönü gelismemis, duygulari ve beklentileri
cesitlenmemis, hala köy mantigi ile her seye cözüm getirebilmenin rahatligi
icinde, belirli kaliplar icinde kaldigindan her türlü degisimden habersiz,
toplum hayatinin gelismemisligi ve organize olmamasindan dolayi her türlü
rahatlik ve serbesti icinde, baska insanlarin beklenti ve haklarini gözetmekten
uzak oldugundan kendi kücük dünyasinda mutlu, ebeveynlerinin kendileri namina
düsünme zorunda oldugunu hissettiklerinden ötürü cok rahat bir genclik
sürdürebilen, vergi vermediginden dolayi hizmet te beklemeyen, haklarinin nasil
gaspedildigini anlamadigindan, gaspedenlere hayranlik dahi duyabilen, el sakasi
veya fiziki temaslardan hoslanip ta mutlu olabilen, bütün bu rahatliklardan
ötürü kolayca yönetilebilen vs vs bir toplumun uyesi olarak aptalca bir
siritmadan baska yapabilecek birseyimiz olmadigindan bu zor dünyada mutlu ve
sansliyiz..
Iste bütün bu nedenlerden dolayi Aziz Nesin ve benzerlerinden hic hoslanmiyorum.
Tabii ki, o, bu hicliklerden er veya gec kurtulupta; orgutlenmis,gelismis,
sorumluluklari artmis, gelisme problemlerinden dolayi rahatsizliklari cogalmis bir
olasi toplumun potansiyel fertlerine bu yakistirmayi yaparken, kaybedilecek bu
mutlulugu düsünmemisti.
Oyle ya, televizyondan baska bir eglencesi (!) olmayan koskoca bir toplumun, o
muhtesem aletin karsisina gecipte, kendisini hic ilgilendirmeyen veya
ilgilendirmemesi gereken,
1. Birtakim, tanrinin bahsettigi herseyden nasibini almamis:
a. Güzellerimizin,
b. Güzel seslilerimizin,
c. Güzel bilenlerimizin,
d. Güzel konusanlarimizin,
e. Güzel vs.'lerimizin veya,
2. Birtakim tanrinin bahsetmedigi herseyden fazlasiyla nasibini almis,
a. Is ve kilic erbabimizin,
b. Bilgin ve caliskan politikacilarimizin,
c. Akilli ve bilgili yorumcularimizin,
d. Reklam geliri saglama basarisi ile aklinin seviyesi ters orantili programci/yapimci/sunucularimizin,
e. Yegane geometri bilgisi küreden ibaret ciddi spor otoritelerimizin,
f. Bizi hic mi hic ilgilendirmeyen birtakim insanlarin özel hayatini odamizin
ortasina getirebilen .......'imizin ,
sayesinde edindigi gelismislik düzeyinin muhtesemligi karsisinda aklin önemi
varmidir ? Biraz yontulmuslarimizin, bu görsel kalite karsisinda National
Geography veya Discovery vs gibi kanallardan baskasini seyredememesi zaten
önceden bilinen matematiksel azinlik icinde olmalarindan baska bir anlam
tasiyabilir mi zaten ? Hem kalitesizlik pacalarimizdan asagi dökülürken o
kaliteyi kim takar ki ?
Ama yinede mutluluk bozulmasin, huzursuzluk duyulmasin. Toplumun genel kalitesinin
her yerde ve herseyde kendini yansitmasindan sadece genel kalitenin disinda
olanlar rahatsizlik duyabilir.
Dolayisiyla görsel kalitesizlik ancak gözleri ve beyni arasinda baglantisi
olanlari rahatsiz edebileceginden, bu genel mutlulugu bozamaz. Hem neden bozsun ki?
Iyi veya kötü yasamak icin ödeyecegimiz bedel sadece soluk almak icin
harcanacak enerji degil mi? ve acikcasi toplumun büyük kisminin görsellikle vs
ilgisi sadece bos gözlerle bakmaktan baska bir anlam tasiyor mu?
Saka bir yana, bu toplumu, bu zor anlarinda suya sabuna dokunmadan avutarak,
kendisi ile ilgilenmesi için caba sarfetmeye yöneltme yerine kendi kalite ve
akil seviyelerini yansitmayi basararak ve hatta "onlar bunu istiyor"
diyerek halkimizin nabzini tutmayi basarabilen veya tembellik etme hakkini sonuna
kadar kullanip ta genel mutlulugumuzu bozmama becerisini gösterebilen bütün
medyatörlerimizin bu basarisi, gercektende Nesin'in orantisinda bir hata oldugunu
göstermez mi?
Evet kendi kalite ve begenisini koca bir topluma dayatabilen bu bir avuc beylerin
disinda kalan bizler herhalde bu defa hakliyiz ve bunu yakinda ispatlayacagiz.
Nasil mi ? hangi bilmem volede daha görsellik var acaba kaygisi ile zaplayip
durarak tabii ki.. |